Kapadokya

Kapadokya Bölgesi, ziyaretçilerine, hayal güçlerinin ötesinde olağanüstü doğa mucizelerini,estetik zarafetlerle donatarak sunmaktadır. Pers dilinde Güzel Atlar Ülkesi anlamına gelen Kapadokya, bölge olarak Aksaray, Nevşehir, Niğde, Kayseri, Kırşehir illerinin kapladığı alanın birleşimi olarak tanımlanır. Kayalık Kapadokya Bölgesi ise Uçhisar, Göreme, Avanos, Ürgüp, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresinden oluşmaktadır.

Milyonlarca yıl önce, jeolojik devirlerde, Kapadokya Bölgesi’nde yer alan Erciyes, Hasandağ ve Melendiz dağlarından zaman zaman püsküren aktif volkanların yaydığı tüflerle oluşan yeryüzü şekli insanlar için mağara duvar sanatına ilham kaynağı olmuş, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya’nın yazılı tarihi Hititlerle başlar.Tarih Boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu’nun da önemli kavşaklarından biridir.

Üst Miyosen Dönem’de başlayan volkanik patlamaların sonucunda, neojen göllerin altındaki yanardağlardan lavlar çıkmaya başlar. Ana volkanlardan püsküren maddelerle şekillenen plato, şiddeti daha az küçük volkanların püskürtmeleriyle sürekli değişime uğrar. Üst Pliyosen Dönem’den başlayarak başta Kızılırmak olmak üzere akarsu ve göllerin bu tüf tabakalarını aşındırmalarıyla, bölge bugünkü şeklini almıştır.

Vadi yamaçlarından inen sel sularının ve rüzgarın, tüflerden oluşan yapıyı aşındırmasıyla “Peri Bacası” adı verilen oluşumlar ortaya çıkmıştır. Kapadokya’da erozyonun oluşturduğu peri bacası tipleri; şapkalı, konili, mantar biçimli sütunlu sivri kayalardır.



Kapadokya Bölgesi’ndeki Prehistorik Dönem Kültürleri en iyi biçimde, Niğde-Köşk Höyük, Aksaray-Aşıklı Höyük, Nevşehir-Civelek Mağarası’nda görülmektedir. İskanı Prehistorik Dönemlerle başlayan Kapadokya Bölgesi, Eski Tunç Çağı’nda Asur Medeniyeti ile tanışmıştır. Bu dönemde ticarette üst düzeyde gelişim sergilenir ve Anadolu’da ilk defa yazının kullanıldığı görülür. “Kapadokya Tabletleri” olarak adlandırılan Eski Asurca yazılmış çivi yazılarında vergi yöntemleri, faiz oranları ve nikah sözleşmelerine yer verilmiştir. Kapadokya’da Hatti yerleşimi, arkasından Hitit, Frig, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı kültürü, izler bırakarak Kapadokya Bölgesi’nin büyüsünü yaşatmıştır.

Kapadokya konum olarak son derece hassas bir bölgedir. Önemli ticaret yollarının ve İpek Yolu’nun geçtiği bölgelerin tarihi ve kültürel etkilerini taşıyordu.Farklı felsefeler ve dinler bu bölgede buluşurlar. M.S. 2.yüzyılda Kudüs’ten ayrılan Hıristiyanlar, Antakya ve Kayseri üzerinden Orta Anadolu’ya gelerek, Derinkuyu civarına yerleşmişlerdir.

Kapadokya halkı, istila, yağma ve baskınlara karşı korunmak amacı ile girişleri gözle fark edilmeyecek şekilde yapılmış mağara oyuklarına saklanıyorlardı. Bu mekanlarda, dışarı çıkmadan uzun süre yaşamak zorunda kalabilecekleri için, erzak depoları. Su kaynakları. Şarap imalathaneleri ve ibadet tapınakları yapmışlardır.

İlk Hıristiyanlar, Roma imparatorlarının zülmünden ve eziyetinden bıktıkları için Kapadokya Bölgesi’nin yumuşak kayalı ve şekillendirmeye müsait, yeraltı şehirlerine yerleşmeye başlarlar.

Yapımı Hz. İsa’dan önceki yıllara tarihlenen yer altı şehirleri; güvenliği ve huzuru arayan insanlara, yürek ve emekleri ile şekillendirdikleri, kiliseler, manastırlar ve barınaklar yapma şansını vermiştir.

Dünyada başka bir örneği bulunmayan yeraltı şehirleri, mükemmel bir tekniğin ürünüdür. Havalandırma sistemleri, hava dolaşımı tünelleriyle, emniyet ve güvenlik sistemleriyle, giriş ve çıkışlarda ilginç teknikleriyle, zemindeki kuyularıyla ve çöp toplama mekanizmalarıyla bugün bile ziyaretçileri şaşırtmaktadır.



Kapadokya Bölgesi’nde binden fazla kilise olduğu ifade edilmektedir. Kiliselerin iç mekanlarının inşası, mimari yapısı, sanatsal düzenlemeleri ve dekorasyonu hayranlık uyandırıcıdır.

Kiliselerde nefli bazilikal veya haç biçimli planlar, giriş holleri, sütunlar, kemer, tonoz ve kubbeler görülür.

Kiliselerdeki frens sanatı, oldukça özenli çalışmaların ürünüdür. Günümüzde bakım, onarım ve restorasyon çalışmaları düzenli olarak devam eden yeraltı şehirleri ve kiliseler büyük ziyaretçi kitlelerine hizmet vermektedirler.

Kapadokya Bölgesi, Anadolu’ya İslam Dini’nin gelişi ile birlikte ünlü İslam alimlerine ev sahipliği yapmıştır. Türk ve İslam Mutasavvıfı Hacı Bektaş-ı Veli 13. Yüzyılda Nevşehir’in HacıBektaş ilçesini yurt edinmiş ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin Türbesi’nin de yer aldığı tarihi bir müze bulunmaktadır. Anadolu’da Türk birliğini sağlayan, felsefesine insan sevgisi, hoşgörü, paylaşım ve toplumsal eşitlik ilkeleri üzerine oluşturan düşünür, 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile aynı düşünce özünü yansıtmaktadır. Her yıl uluslararası boyutta düzenlenen Hacı Bektaş-ı Veli’yi anma törenleri (16-18 Ağustos ) inananların ziyaretlerine sahne olmaktadır.



Ahlakla sanatın ahenkli birleşimine özünü veren düşünür Ahi Evran’ın kurduğu “ Ahilik ” , Kırşehir yöresinde gelişmiş ve Anadolu insanının yüreğine sevgi tohumlarını serpiştirmiştir.



Hacı Bektaş-ı Veli Hasandağı’ndan çıkan bazalt ve andezit yoğunluklu lavların soğumasıyla ortaya çıkan çatlaklar ve çökmeler Ihlara Kanyonunu oluşturmuştur. Bu çatlaklardan yol bulan kanyonun bugünkü halini almasını sağlayan Melendiz çayına ilk çağlardan Kapadokya Irmağıı anlamına gelen “ Potamus Kapadukus” adı verilmiştir. 14 km. Uzunluğundaki Ihlara Vadisi Ihlara’dan başlayıp Selime’de son bulmaktadır. Vadinin yüksekliği yer yer 100-150m.dir. Vadi boyunca kayalara oyulmuş sayısız barınaklar, mezarlar ve kiliseler bulunmaktadır. Eğritaş, Ağaçaltı, Kokar, Yılanlı, Pürenli, Kırkdamaltı, Ala Direkli, Kale Manastırı Kiliseleri ile Selime Katedrali görülmesi gereken yerlerdir.

Etrafımızı saran beyaz bulutların sırrını birlikte çözelim. Bunlar Uçhisar civarındaki vadilerde, Göreme Kılıçlar ve Güllü Dere, Ürgüp Üzengi, Orta Hisar-Balkan Deresi ve Kızılçukur,Nevşehir yakınlarındaki Çat Vadisi’nde ve Kayseri sınırları içindeki Soğanlı Vadisi’nde birbirinden güzel,heyecanlı çırpınışları ile uçuşan güvercinlerdir.

Güvercin, İslam inancına göre aileye bağlığın ve barışın; Hıristiyanlıkta ise Tanrı’nın ruhunun simgesidir. Hemen hemen tüm vadilerin yüksek kısımlarına ve peribacalarının üst kısımlarına, doğu ya da güney yönüne güvercinlikler inşa edilmiştir. Fotoğraf makinelerinizi hazırladıysanız, Kapadokya mükemmel görüntülerini, ölümsüzleştirmeniz için sizleri bekliyor. Nevşehir’e 7 km. Uzaklıkta yer alan Uçhisar yerleşim merkezi estetik görünümü ile oldukça çekicidir. Uçhisar Kalesi’nin zirvesi bölgeyi en iyi izleyebileceğiz noktadır.

Mistik havanın yoğun olarak teneffüs edildiği “ İnanç Merkezlerine” ulaşıyoruz. Nevşehir’e 10 km. Uzaklıkta yer alan Göreme ve Çevresinin Roma Dönemi’nde Avanoslularca ( Venessalı’larca) nekropol alanı olarak kullanıldığı düşünülmektedir.

Göreme Açık Hava Müzesi, Aziz Büyük Basil’in (kardeşleri ile birlikte) “bütün Hıristiyanlık fikirlerini bileştirdiği eğitim sisteminin” doğduğu yerdir. Tokalı Kilise, Rahibeler ve Rahipler Manastırı, Aziz Basil Şapeli, Elmalı, Yılanlı, Karanlık ve Çarıklı Kiliseleri mimari tarzları ve freskleri ile hala eski günlerini yaşıyor gibidir.

Göreme’ye 2 km. Uzaklıkta bulunan Çavuşin, bölgenin en eski yerleşik birimlerindendir.

Çavuşin Kilisesi, 964-965 yıllarında inşa edilmiştir, fresklerinde İncil’den ve Hz.İsa’nın hayatından alınan temalarla süslüdür. Zelve mimarisi estetiğinin yanı sıra Kilise, Paşabağları, Aziz Simeon Hücresi ile Kapadokya’nın merkezlerindendir. Kapadokya’nın merkezi konumunda olan Nevşehir’in 20 km. Doğusunda yer alan Ürgüp’te Aziz Theodora (Tağar) ve Pancarlık Kiliseleri, dini motifleri ile göz alıcıdır.

Ürgüp’e 6 km. Uzaklıkta bulunan Ortahisar kasabasının en etkileyici mekanı stratejik öneme sahip olan “Ortahisar Kalesi”dir.

Kapadokya’ya ait sivil mimari örneklerini kalenin eteklerinde; Üzümlü Kilisesi’ni ise Ortahisar’ın batısında görmek mümkündür.
 
Ürgüp’ün 6 km. Güneyinde yer alan Mustafapaşa, 20.yüzyılın başlarına kadar Rumlarla Türklerin birlikte yaşadığı bir kasabadır, eski Rum evleri ile de zengin taş işçiliğinin güzel örneğini ziyaretçilerine yansıtmaktadır.



Ürgüp-Soğanlı yolu üzerinde Ürgüp’e 30 km uzaklıktaki Şahinefendi köyündeki Sobesos Antik Kentinde yapılan kazılar sonucu kentin toplantı salonu ve hamam kompleksi tamamen ortaya çıkarılmıştır. Yaklaşık 400 metre kare bir alanı kaplayan toplantı salonunun biri mozaikli, diğerinde mezar bulunan iki odası ayrıca sütunlarla destekli tabanı mozaik döşeli duvarları sıvalı ana salonu bulunmaktadır. İki katı ziyarete açılabilen Tatlarin Yeraltı Şehri, Nevşehir’in, Acıgöl beldesinin 10 km. Kuzeyinde bulunmaktadır. Kilise sayısının çoğunluğundan yola çıkan araştırmacılar, Tatlarin’in bir sivil yerleşim mekanı olmaktan çok askeri ya da dini amaçlarla kullanılan bir manastır ya da garnizon olduğunu ileri sürüyor. Tatların Kilisesi, oldukça iyi korunmuş fresklerle donatılmıştır.

Tüf kayalar içinde oyulmuş sayısız mekanlar ve kiliseleriyle önemli bir ören yerini oluşturan Açık Saray Harabelerinin yapımı 9-10. Yüzyıllar arasında olmakla beraber bu yörede bulunan mantar şeklindeki peribacası Kapadokya’da sadece bu ören yerinde görülebilir. Kayseri ili Yeşilhisar sınırları içinde yer alan Soğanlı Vadisi’nde bulunan Karabaş, Kubbeli ve Azize Barbara (Tahtalı) Kiliseleri mimari tarzları, frensk sahnelerindeki tasvirler açısından özel bir yere sahiptirler.

Eski Gümüş Kilisesi Niğde’nin 8. Km. Kuzeydoğusunda, Gümüşler kasabasında bir kaya manastır kilisesidir. Fresk sahneleri çok ayrıntılı ve incelikli olarak işlenmiştir. Bunun yanı sıra, Kavlaktepe, Pertek, Konaklı, Bağlama, Kayırlı şehirleri, Yeşilyurt, Akdaş Andabalis Kiliseleri, Hıristiyanlığa inananlarca önem taşıyan ziyaret mekanlarındandır. Tyana Antik Kenti ( Roma Dönemi), Niğde Kalesi, Akmedrese, Ulukışla Öksüz Mehmet Paşa Kervansarayı (Osmanlı Dönemi) görülmeye değer zenginliklerdir.

Üçayak, Derefakılı, Afkan ve Aksaklı kiliseleri, Kırşehir ilinde yer alan, mağaralara inşa edilmiş tarihi ibadet yerlerindendir. Kapadokya Bölgesi’nin “yer altı yerleşimleri”, hayranlık uyandırıcı yapılanmaya sahiptir.Bunlardan, Kaymaklı, Derinkuyu, Mazı, Özkonak, Tatların yeraltı şehirleri son derece çarpıcıdır. Kırşehir ilinde bulunan Mucur, Dulkadirli , İnlimurat, Kümbetaltı ve Kepez yeraltı şehirleri, oldukça etkileyici biçimde yapılanarak, uzun bir süre sığınak olarak kullanılmış ve restorasyon çalışmalarından sonra ziyaretçilerin hizmetine açılmıştır.



UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan “Kapadokya Bölgesi”ne gelen ziyaretçilerin Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin seçkin örneklerini görme şansları da vardır.

Bu emsalsiz eserlerden bazıları; Aksaray ilinde Selçuklu Dönemi eserlerinden Eğri Minare, Alayhan ve Sultanhanı; Ulu Cami (Karaosmanoğlu), döneminin karakteristik özelliklerini yansıtan eserlerdir. Nevşehir ilinde Karamanlılar Dönemine ait Ürgüp Taşkınpaşa Cami; Niğde ilinde Selçuklular dönemine ait Sarıhan Kervansarayı; Sungur Bey Cami, Rahmaniye Cami Niğde Alaaddin Cami, Hüdavent Hatun Türbesi oldukça etkileyici yapılardır. Kayseri ilinde, Döner Kümbet, Sırçalı Kümbet, Ali Cafer Kümbeti, Cami kebir, Hunat Hatun Külliyesi, kurşunlu Cami , Güpgüpoğlu Konağı, Kara Mustafa Paşa Kervansarayı, Karatayhan Kervansarayı ile Anadolu’da ve Avrupa da ilk Tıp Okulu olan Şugaiye Medresesi ( günümüzde Tıp tarihi Müzesi olarak kullanılmaktadır) Selçuklu Sultanı 1. Gıyaseddin Keyhüsrev’in kız kardeşi Gevher Nesibe’nin arzusu üzerine (1205) yapılmış olup görülmesi gereken önemli eserlerdendir. Kırşehir ilinde bulunan Cacabey Cami, Ahi Evran Cami, Aşıkpaşa Türbesi, Melikgazi Kümbeti, Kesikköprü, tarihi ve sanatsal değerleri ile ihtişamlı eserlerdir.

Yolculuğumuzun yorgunluğunu büyük bir rahatlamaya dönüştürmek için bekleyen “Ürgüp Şarap Evlerine” uğramaya varmısınız? Yörenin şarapları, otantik testilerde ya da seramik kadehlerde ziyaretçilere sunulmaktadır. Kapadokya yöresinin nadide üzümlerinin yetiştiği bereketli bağlardan kadehinize damlayan kan kırmızısı ya da buğulu beyaz şarapların tadına doyamayacağınızı biliyorduk. Yöre halkının bir bölümü modern, tekniklerle şarap üretimini yaparken, bir bölümü hala ata yadigarı uygulamaları sürdürmektedir. Kapadokya Bölgesi, ziyarete gelen insanların yaşamına, hayal güçlerinin ötesinde olağanüstü doğa mucizelerini, estetik zarafetlerle donatarak sunmaktadır.

Tüm bu güzellikleri Kapadokya yöresine mahsus “balon gezisi” ile keşfetmek bambaşka bir keyif olacaktır. Balon gezileri 1997’de Kapadokya’da düzenlenen Balon Şampiyonası ile büyük ivme kazanmıştır. Yukarı ve aşağı hareket kumandaları bulunan balonlar, pilotların maharetleri ile kimi zaman 3000 feet (yaklaşık 1000 m.) yüksekliğe çıkıyor kimi zaman da ağaçlara dokunabileceğiniz irtifalara inerek, yer rüzgarı ya da irtifa rüzgarının yönlendirmesi ile inanılmaz bir tur yapmanızı sağlıyor.

Sabahın erken saatlerinde, Göreme Vadisi ürezinden havalanan Balonlarla, Kapadokya’nın o büyülü coğrafyasını, bin yıllarda oluşmuş dünya harikası peri bacalarını, Ürgüp, Avanos , Çavuşin, Zelve, Göreme, Uçhisar yerleşim yerlerini güneşin doğuşu ile alacakaranlıkta gün ışığına çıkışını izliyor ve bölgeyi kuş bakışı keşfedebiliyorsunuz.



ATLI TUR(SAFARİ)
“Güzel Atlar Ülkesi” anlamına gelen Kapadokya’nın masalımsı doğasını atlarla gezip görmek, doğallığını koruyan vadileri, eski kültürlerini yaşayan köylerini gezmek hoş bir aktivitedir. At ve insanın doğa ile uyumlu bir şekilde gezinti yapmasına dayanan atlı safari grup halinde yapılan bir etkinliktir. Her grubun başında bölgeyi çok iyi bilen ve alanında deneyimli rehberlerle 2-3 saatlik turlar yada günübirlik turlara katılabilir, isterseniz de daha uzun süreli çadır yada otel konaklamalı uzun turlara çıkabilirsiniz.



ÇÖMLEKÇİLİK

Çömlekçiliğin Kapadokya’daki geçmişi, Hititler’e kadar uzanmaktadır. Anadolu’da çömlek yapımı Neolitik devirde (İ.Ö.7000’Lİ yıllar) Çatalhöyük’te ( Konya ) başlamış, İ.Ö. 2000’lerde Mezopotamya’dan ticaret için gelen Asurlular Hititler’e çömlek yapımını öğretmişlerdir. Bu el sanatı bölgede yaşayan medeniyetler tarafından bugünlere kadar sürdürülmüştür. Kapadokya’nın toprak kaplarıyla (çömlek) ünlü yöresi Avanos’tur. Volkanik bir arazi üzerine kurulu olan ilçe, bir yandan Kızılırmak’ın getirdiği nitelikli çamur, öte yandan yakın çevredeki elverişli kil yatakları dolayısıyla seramik üretimi için uygundur. Çeşitli işlemlerden geçilerek üstün nitelikli bir seramik hamuru haline getirilen yağlı kırmızı toprak basit görünüşlü atölyelerde, usta ellerde şekil kazanır.

HALI-KİLİM DOKUMACILIĞI
Kapadokya’da Bizans döneminden bu yana sürdürülen dokumacılık, en çok Ürgüp ve Avanos’ta yaygındır. Avanos’ta çubuk desenli, parçalı kilim dokumacılığı da yapılmaktadır. Yörede kök boyası kullanılarak dokunan eski halılarda çoğunlukla Selçuklu motifleri hakimdir. Bugünkü motiflerde ise çevre yörelerin etkisi görülmektedir. Kapadokya’da çok sayıda bulunan halı satış mağazalarında sadece yöreye ait olan halı ve kilim örnekleri sergilenmekte, Türkiye’nin hemen her bölgesine ait halı ve kilim türleri bulunmaktadır.

ONİKS-TAŞ İŞLEMECİLİĞİ
Kapadokya’nın günlük yaşamı üzerinde eskiden beri taşların büyük etkisi olmuştur. Taşın konut, ibadethane, mimari dışında kullanıldığı bir başka alan da süs eşyası üretimidir. Özellikle Hacıbektaş çevresinde yoğun olan oniks taşı, sarı, pembe ,kırmızı, beyaz renklerdedir. Damarlı taş adı verilen birden fazla rengi içeren çeşitleri de bulunmaktadır. Üzerine çeşitli motifler işlenen ve biçimlendirilen oniks taşı kişisel süs eşyası ve ev aksesuarı yapımında kullanılır.

KONAKLAMA
Bölgede birçok otel ve pansiyonda konaklayabilir, eğer isterseniz eski Kapadokyalılar gibi standart otelcilik anlayışı dışında bütün odaların kendine özgü özel bir tasarımı ve dekorasyonu olan peri bacası veya kayadan oyma şirin butik otellerde kalabilirsiniz.
 
ALIŞVERİŞ
Yöreye has, el emeği eserlerin sergilendiği dükkanlar, Pazar yerleri, renk, desen ve tasarım paletinde sayısız çeşit kazanmıştır.Yöresel oniks taşı alıcısına ulaşmadan önce şekilden şekle girmektedir. Bölgenin sıcak ve şirinliğinin tatlı yansıması “bez bebekler” rengarenk ve desen desen kıyafetleri ile koleksiyoncuların sevimli parçalarını oluştururlar. Çanak ve çömlek, çini tüf ve kayadan yapılmış biblolar , el dokuması halı ve kilim ve tadına doyulmaz ünlü şaraplarından almayı unutmayınız.

YAPMADAN DÖNME
Ahi Evran Camiini , Çağatay Medresesini görmeden, Ihlara Vadisi, Güzelyurt’u, Niğde Müzesini gezmeden, Türkiye’de Dağ Turizminin başkenti sayılan Aladağlarda trekking, Zamantı Irmağında rafting yapmadan, kaya kiliselerini, Bizans duvar fresk sanatlarını görmeden, Balonla Kapadokya’yı keşfetmeden, Çanak-çömlek, bakır ve oniks taşından yapılmış süslemeler, deri işleri hediyelik eşya almadan, yöreye özgü şaraplardan tatmadan, Dönmeyiniz…

ULAŞIM

Aksaray: Her ilden Aksaray’a kara yoluyla ulaşım sağlanabilir.
Kayseri: Kayseri’ye hava yolu, kara yolu ve demir yolu ile ulaşım sağlanabilir.
Kırşehir: Her ilden Kırşehir’e kara yoluyla ulaşım sağlanabilir.
Nevşehir: Nevşehir’e hava ve kara yolu ile ulaşılabilir.
Niğde: Niğde’ye kara ve demir yolu ile ulaşım sağlanabilir.
Sizin de Kapadokya’yı görmeniz ve tarifsiz duyguları yaşamanız dileği ile.

YEREL ETKİNLİKLER
Aksaray
Türk-Yunan dostluk, Kardeşlik ve kültür Festivali, Güzelyurt belediye Başkanlığı’nca her yıl Temmuz ayında düzenlenmektedir.
Aksaray-Ihlara Turizm ve Kültür Festivali, Aksaray Belediye Başkanlığınca her yıl 15-21 Temmuz tarihleri arasında düzenlenmektedir.
Yunus Emre’yi Anma Günleri. Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nce her yıl Eylül Ayının 1. Haftası düzenlenmektedir.

Niğde
Darboğaz-Kiraz Festivali: 9-12 Temmuz Ulukışla-Darboğaz
Tyana Kültür ve Turizm Festivali: Ağustosun ilk haftası, Kemerhisar
Ulukışla Üzüm ve Kültür Festivali: Eylül’ün 4. Haftası
Çamardı Dağcılık ve Yayla Şenliği: Temmuz-Ağustos Çamardı.

Nevşehir
Ürgüp Uluslararası Şarap Yarışması ve Bağbozumu Festivali 03-04 Eylül
Avanos Uluslararası Turizm ve El Sanaları Festivali 31 Ağustos – 01 Eylül
Nevşehir Türkmen Sofrası Şöleni her yıl Eylül Ayının 3. Cumartesi
Hacı Bektaş-ı Veliyi Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlikleri 16-18 Ağustos

Kırşehir
Halk Ozanları Şöleni: Kırşehir Belediye Başkanlığınca her yıl Ağustos ayında düzenlenmektedir.
Yunus Emre’yi Anma Günü : Kırşehir Valiliği’nce her yıl Eylül ayının 1. Haftası düzenlenmektedir.
Ahilik Kültür Haftası ve Esnaf Bayramı: Kırşehir Valiliği’nce her yıl Ekim ayının 2. Haftası düzenlenmektedir.

Kayseri
Ahilik Kültür Haftası: Her yıl 10-16 Ekim tarihleri arasında yapılmaktadır.
Erciyes Kar Şenliği: Her yıl değişik tarihlerde düzenlenmektedir.
Zamantı Rafting Şenlikleri: Her yıl değişik tarihlerde düzenlenmektedir.
Mimar Sinan’ı Anma Kültür ve Sanat Haftası 9 Nisan-16 Nisan

 İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜKLERİ
AKSARAY
Taşpazar Mah. Kadıoğlu Sok.No:1
Tel:382-212 46 88 – 213 24 74
Fax: 382-212 35 63
www.aksaraykulturturizm.gov.tr

GÜZELYURT
Güzelyurt İlçesi, Çarşı Merkezi
Tel: 382-451 24 98

IHLARA
Ihlara Kasabası, Vadibaşı Girişi
Tel: 382- 453 74 82

KAYSERİ
Kültür Merkezi Seyit Gazi Mah. Ahmet Yesevi Bulv. No:42
Tel: 352- 222 03 63 – 222 08 98
Fax: 352- 232 25 81
info@kayserikultur.gov.tr www.kayserikultur.gov.tr
Zeynep Abidin Türbesi Yanı, Melikgazi 352- 222 39 03

KIRŞEHİR
Ahi Evran Mah. Ahi Evran Cad. No: 10
Tel: 386- 213 44 43
Fax: 386- 212 32 95

NEVŞEHİR
Yeni Kayseri Cad. No:14
 Tel: 384- 213 42 60
Fax: 384- 213 70 45
İktm50@kulturturizm.gov.tr www.nevsehirkulturturizm.gov.tr

AVANOS

Tel: 384- 511 43 60
Fax: 384 511 43 60

HACIBEKTAŞ
Tel: 384- 441 36 87
Fax: 384- 441 33 94

ÜRGÜP

Atatürk Cad. Park İçi No: 37
Tel: 384- 341 40 59
Fax: 384 -341 40 59

NİĞDE
Bor Cad. Kültür Merkezi Binası
Tel: 388- 232 33 93
Fax: 388- 232 00 58
nigdekultur@ttnet.tr

Kültürel Miras Çok Kırılgandır
Dünyadaki kültürel miras büyük bir yap-boz gibidir. Her eser, her cisim bu resmin yeri doldurulamaz bir parçasıdır. Her biri bize, kökenlerimiz, gelişmemiz ve bugünkü yaşamlarımız hakkında bilgi verir, diğer kültürleri anlamamıza ve takdir etmemize yardım eder. Her keşif, her yeni tercüme bu yap-boza bir parça daha eklemekte ve resmi daha anlaşılır hale getirmektedir. Gelecek nesillerin de aynı olanaklara sahip olabilmesi için her bir parçanın korunmasını sağlamak zorundayız.

Bugün birçok insan kültürel mirasın deprem ve sel gibi ani doğal felaketlerden, kirlenme gibi yavaş ilerleyen süreçlerden ve insanlığın diğer faaliyetlerinden kaynaklanan risklere maruz kaldığının bilincinde değildir.

Eski çömleklerden ya da mozaiklerden hatıra amacıyla küçük parçalar alınması gibi en masum görülen hareketler bile , binlerce kişi tarafından tekrarlandığında yıkıcı bir özellik göstermektedir. Tekstil, taş ya da metal bir nesneye dokunulması onun üzerinde yağ izi ya da terden kaynaklanan asit bırakmaktadır. Bir tarihi yapıya tırmanılması onun aşınmasına ve dağılmasına neden olmaktadır. Yazı yazılması ya da isim kazınması giderilmesi imkansız zararlara neden olmaktadır.

Dar ve kalabalık ortamlarda büyük poşetlerle ya da sırt çantaları ile dolaşılması bir parçayı devirebilir ya da duvardaki bir resmi çizerek tahrip olmasına neden olabilir. Farkında olmadan kültürel mirasın yok edilmesine katkıda bulunduğumuz sayısız yol vardır.

2020 yılında biz ziyaretçilerin sayısı Dünya çapında 1.6 milyara ulaşacaktır. Haydi kültürel misarımızı korumak ve çeşitlilik ve zenginliğinden yararlanmak için bir araya gelelim.